Kuramlardan biri (Psikanaliz)
Gelelim şu dünyaca meşhur Sigmund Freud ve akımı Psikoanalize.
Bu kuramın dediğine göre insan içsel olarak kötüdür ve temel içgüdülerinde seks(Sexuality) ve şiddet (Agression) yatar diyor. Bu nedenden dolayı da çok büyük tepkiler almış ve gerek eleştirel olarak gerek ilgi çekici olarak toplumda yerini almıştır. Tabi günümüzdeki modern psikanalistler bu durumun biraz daha farklı olduğundan bahsetselerde. Kuramın ilk çıkışı bu şekilde olmuştur.
Psikanalizin önemli öncüleri Freud ardından Carl gustav jung, Alfred Adler.
Bu psikologlar kendi danışanlarını inceleyip klinik bilgilerinden vaka çalışmalarından (Case Studies) yola çıkarak Psikanalizi oluşturmuşlardır. Bilimsel bir geçerliliği yoktur.
Psikanalize göre kişiliğimize en büyük etken bilinçaltıdır burda bastırılmış haberdar olmadığımız içgüdüler dürtülerimiz duygularımız düşüncelerimiz isteklerimiz arzularımız bulunmaktadır. Toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışlar genellikle bilinçaltına itilirler. Ve orda kaybolup gitmezler. Genellikle toplum tarafından kabul edilen bir davranışa dönüşerek kendini ifade eder.
Bilinç kısmı yani farkında olup kontrol edebildğimiz düşünce ve davranışlarımızın buzdağının sadece görünen tarafıdır. Ayrıca birde bilinçöncesi vardır ki burada da hatırlaması kolay olan duygu ve düşüncelerimiz vardır. Ne bilinç kadar aydınlık nede bilinçaltı kadar karanlık bastırılmıştıır ikisinin ortasında yer almaktadır. Bilinçöncesine örnek; telefon numarası aklımızda değildir. Ancak istediğimiz zaman hatırlayabiliriz.
Bu kuramın dediğine göre insan içsel olarak kötüdür ve temel içgüdülerinde seks(Sexuality) ve şiddet (Agression) yatar diyor. Bu nedenden dolayı da çok büyük tepkiler almış ve gerek eleştirel olarak gerek ilgi çekici olarak toplumda yerini almıştır. Tabi günümüzdeki modern psikanalistler bu durumun biraz daha farklı olduğundan bahsetselerde. Kuramın ilk çıkışı bu şekilde olmuştur.
Psikanalizin önemli öncüleri Freud ardından Carl gustav jung, Alfred Adler.
Bu psikologlar kendi danışanlarını inceleyip klinik bilgilerinden vaka çalışmalarından (Case Studies) yola çıkarak Psikanalizi oluşturmuşlardır. Bilimsel bir geçerliliği yoktur.
Psikanalize göre kişiliğimize en büyük etken bilinçaltıdır burda bastırılmış haberdar olmadığımız içgüdüler dürtülerimiz duygularımız düşüncelerimiz isteklerimiz arzularımız bulunmaktadır. Toplum tarafından hoş karşılanmayan davranışlar genellikle bilinçaltına itilirler. Ve orda kaybolup gitmezler. Genellikle toplum tarafından kabul edilen bir davranışa dönüşerek kendini ifade eder.
Bilinç kısmı yani farkında olup kontrol edebildğimiz düşünce ve davranışlarımızın buzdağının sadece görünen tarafıdır. Ayrıca birde bilinçöncesi vardır ki burada da hatırlaması kolay olan duygu ve düşüncelerimiz vardır. Ne bilinç kadar aydınlık nede bilinçaltı kadar karanlık bastırılmıştıır ikisinin ortasında yer almaktadır. Bilinçöncesine örnek; telefon numarası aklımızda değildir. Ancak istediğimiz zaman hatırlayabiliriz.
Ayrıca kişiliğimizin İD-EGO-SÜPEREGO'nun etkileşiminde olduğundan da bahseder.
İd;sürekli ister,dürtülerimizi temsil eder.Örneğin yeni doğmuş bebekler id e göre hareket eder.
Süperego;vicdan gibidir. Toplumla beraber insanlarla beraber doğru yanlışı öğrendikten sonra gelişmeye başlar.
Ego;ise id ve süperegonun arasındadır ve istekleri düzenler. Ego nun durumlara göre geliştirdiği savunma mekanizması vardır.
Egonun mekanizması bozulduğunda ve idle ego arasında çatışma başladığında ruhsal sinirsel hastalıkların başladığını ve bu anormal davanışların bu çatışmalarından kurtulmak için yapılan dışa vurumdur. Bu nedenle de bu davranışlar asla anlaşılmayacak davranışlar değildir. Sorunun çatışmasını bularak çözülebilir. Normal davranıştan sadece bir derece fark vardır anormal davranışların ve geri dönülebilir demektedir psikoanalistler.
Genel tedavi yöntemlerini hipnoz, rüya yorumlamalar yapılır ve bilinçaltına inebilmelerine yardımcı olacak her tür sembol, sözcük hareket önemli olduğundan danışan kişinin konuşmalarına önem verilir.
Dil sürçmeleri, unutmalar hatalar vb. davranışların sebebinin bilinçaltı kaynaklı olduğunu söyler.
Freud ve arkadaşları psikoz ve nevrozların çoğunun kişinin çocukluktan itibaren tatmin edilmemiş olan arzu ve ihtiyaçlarnın baskı altına alınmasından ve bilinçdışına itilmesinden meydana geldiğini belirtmişlerdir.
Yorumlar
Yorum Gönder